KİBİRLİ KÖLE...



Varlıklı bir adamın, Hintli bir kölesi vardı. Adam kölesini iyice eğitmiş, onu ahlaklı bir insan yapmıştı. Adamın bir de güzel ve iyi huylu kızı vardı. Şanlı şerefli ve zengin nice isteyenler oluyordu ama adam hiçbirine önem vermiyordu.
Mal dediğin gündüz gelir, gece gider. Şanslı paralı bir kişinin oğlu olmak da kötü olmaya engel değildir. Diyordu.
Sonunda herkesin övdüğü temiz ve genç bir damat olarak benimsedi. Fakat köle bu haberi alınca, hastalanıp yataklara düştü. Gün geçtikçe eriyor ama doktorlar derdini anlamıyordu. Köle de hiç kimseyle konuşmuyordu. Efendisi bir gün eşine;
Seni annesi gibi sever. Kimse yokken gidip bir ağzını ara, derdini öğren dedi. ‎
Kadın kölenin yanına gidip, tatlı sözlerle onun derdini öğrendi. Meğer köle kızlarını seviyormuş. Kadın bunun üzerine öfkelendi, bir kölenin kendi kızlarına talip olması kızdırdı. Ama kızgınlığını belli etmeden gidip durumu kocasına anlattı. Adam, sabret dedi eşine. Ben onu vazgeçirmek için bir yol bulurum. Sen şimdi köleye gidip de ki, bilmiyorduk senin niyetini, şimdi öğrendiğimize göre, seninle evlendiririz.
Bu sözler üzerine köle, öyle kabardı ve böbürlendi ki, hastalığı hemen geçti. Düğün hazırlıkları yapıldı. Gerdek gecesi genç bir adama, kadın gibi kına sürüp yüzünü örtüler , gelin kıyafeti giydirdiler. Karanlık odada baş başa kaldıklarında köle, gelinin çirkinliğini karşısında dehşete kapıldı. Ertesi gün genç kızı, sanki aynı gelinmiş gibi alıp kölenin karşısına çıkardılar. Köle bağırdı;
Hiç kimse senin gibi gelinin eline düşmesin. Gündüz taze ve yumuşak olan yüzün, gece bir eşeğinkinden de beter oluyor.

Popüler Yayınlar