Aşkın Mecazi Külü...

Hemedanlı Ebü'l–Kasım, bir yolculuk sırasında yolunun üzerinde cahil insanların ilâh edindikleri putların toplandığı bir puthane gördü.Merak etti. İzin isteyip içeri girdi. Bir kenarda durarak, olup biteni seyretmeye başladı.Ortada bir ateş yakılmış, üzerine içi yağ dolu bir kazan konmuştu. Ateş alevlendikçe yağ fokurduyor, coşup köpüren bir deniz gibi kaynıyordu. Kenarda bir grup insan bekliyordu.İçeri bir adam geldi. Gayet saygılı bir şekilde putlardan birine yaklaştı, eğildi, önünde secde etti. Putun yanındaki görevli:–Ey secde eden! Tanrının nesisin sen?, dedi.

Adam başını secdeden kaldırmaksızın:–Kuluyum, diye cevap verdi.–O hâlde armağanını ver, dedi görevli.Adam, puta bir hediye sunarak, aynı saygı içerisinde geri çekildi, savrulup gitti.Bir başkası geldi ardından. O da tazim ve aynı hürmeti gösterip, secde etti.Ona da sordular:–Sen secde ettiğin bu tanrının neyisin? O da:–Kulu ve kölesiyim, dedi. Armağanlarını sunup gitti.İki, üç, on, yirmi derken, birçok insan gelip gitti.Sonunda zayıf, çelimsiz, ayakta durmakta dahi zorlanan biri geldi. Rengi solgun, kurumuş dudaklarıyla perişan bir hâlde idi.Ona da:–Kimsin sen? Tanrının neyi oluyorsun?' diye soruldu. Adam:–Ben bir parça deriden ibaretim, dedi ve ekledi: "Tanrıma aşığım ben."–Öyleyse otur şuraya, dediler. Ateşin yanına oturttular.Kızgın yağ kabını getirdiler, başından aşağı döktüler.Adamın attığı çığlık içime gömülmüştü.Başı lime lime olmuştu, bedeni eriyivermişti.Hemen bedeninin geri kalanını yaktılar. Onlara göre; bu cesedin külleri kutsal ve mübarekti ve her derdin ilacı idi.Herkes bir parçasını alarak paylaştı.Gördükleri karşısında hayret ve dehşete düşen Ebü'l–Kasım hemen çıktı oradan. Adımlarını sıklaştırarak kaçar gibi uzaklaşıyordu oradan. Hem yürüyor hem de:Ey gönül oyunuyla ömrünü boşa geçiren! diyordu. "Kâfirin aşkı mecazî olduğu hâlde bedenini küle çevirdi. Haydi, bakalım, sen de 'ın sevgisinde böyle ol. O, bir put için canından vazgeçerken, senin âlemlerin Rabbi için neler yapman gerekir iyi düşün."

Popüler Yayınlar